Türkiye’nin Kazan Başkonsolosu İsmet Erikan: “Türkiye’ye gitmek için pek çok sebep var”
Türkiye’nin Kazan Başkonsolosluğu’nun görev bölgesinde 8 bin civarında Türk vatandaşı yaşıyor. Tataristan’da 150 civarı Türk öğrenci eğitim görüyor. Turktatar.com olarak Kazan Başkonsolosu Sayın İsmet Erikan ile Türk vatandaşlarının pandemi dönemini nasıl atlattıklarını, Başkonsolosluğun ne tür çalışmalar gerçekleştirdiğini konuştuk.
Sayın Başkonsolos, 1 Ekim’de Türkiye’nin Kazan Başkonsolos olarak bir yılınızı doldurmuş oldunuz. Geçen bu süreyi nasıl değerlendirirsiniz?
Geçtiğimiz yıl çok yoğun geçti. Çevreyi, Tataristan’daki üst düzey zevatı, görev bölgemizdeki diğer Cumhuriyetleri ve buralarda görev yapan yetkilileri yakından tanıma fırsatı buldum. Bir yıllık bu süre aynı zamanda önümüzdeki dönemde yapacağımız etkinlikleri tasarlamakla da geçti. 2020 yılının Türkiye-Rusya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıldönümü vesilesiyle bazı etkinlikler planlamıştık. Fakat korona virüs salgını bütün bunlara engel oldu.
Bir yıl çok çabuk geçti. Ama mutlu, güzel ve verimli bir şekilde geçtiğine inanıyorum. Özellikle kurduğum ikili ilişkiler, buradaki vatandaşlarımızla temaslarımız açısından da yararlı olduğuna inanıyorum.
Pandemi döneminde bir çok etkinliği siz de diğer kurumlar gibi online ortama taşıdınız.
Salgın nedeniyle bazı etkinlikleri sanal ortama taşımak zorunda kaldık. Türkçe öğrenen öğrencilerle sanal ortamda bir araya geldik. Tabii ki bunları yüz yüze yapmak istiyoruz. Ama tabiatıyla her şeyin başı sağlık. Olağanüstü bir dönemden geçtiğimizin farkındayız.
Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu’nun ilişkileri gün geçtikçe daha da gelişiyor. İki ülke Cumhurbaşkanının her alanda ilişkilerin gelişmesine şahsi katkıları çok büyük.
Türkiye ile Rusya Federasyonu ilişkilerinin gelişmesi doğal olarak hem Tataristan, hem de diğer Cumhuriyetlerle ilişkilerimizin gelişmesine katkıda bulunuyor.
Pandemi döneminde Kazan Başkonsolosluğu’nun görev bölgesindeki bazı şehirlerin hastanelerine tıbbi malzeme yardımında da bulundu diye biliyoruz.
Korona virüs salgını gibi zor bir dönemde biz de dostlarımızın yanında olmak istedik. Bu nedenle tıbbi malzeme yardımında bulunduk. Dostluklar sadece iyi gün dostluğu değildir, kötü günde de dost olmak lazım. Zor dönemlerin dostluğu en kıymetli olandır.
Tüm dünyada olduğu gibi Tataristan’ı da koronavirüs bir şekilde etkiledi. Pandemi süresince Tataristan’daki Türk işadamları olsun, Türk yatırımcılar olsun, onlar bu zorlu dönemi nasıl atlattı, nasıl bir çalışma yürüttü? Yatırımlarını durduran, fabrikalarını kapatanlar oldu mu acaba?
O konuda şanslı olduğumuzu söyleyebilirim. Sadece bazı inşaat şirketlerimiz çok kısa bir süre çalışmalarına ara vermek durumunda kaldılar. Diğer fabrikalarımızın hiçbirisi kapanmadı. Şişecam, Coşkunöz, Kastamonu, Hayat Kimya açık kalmaya devam ettiler.
Özellikle Hayat Kimya bırakın kapanmayı, onlar daha da fazla çalıştı. Çünkü ürünlerine çok fazla ihtiyaç duyuldu.
Salgın başlar başlamaz sosyal medya üzerinden buradaki bütün büyük şirketlerle ortak bir grup kurduk. Gelişmelerle ilgili olarak şirketlerimizi bu grup üzerinden sürekli bilgilendirdik. Karşılıklı görüş alış-verişinde bulunduk. Hepsi olaya çok ciddi yaklaştılar. Zaten kendi fabrikalarında doktorlar, hemşireler var. Milliyet ayrımı yapmadan tüm çalışanlarının tıbbi bakımlarını üstlendiler. İnşaat şantiyeleri dışarıdan kimseyi almadılar ve dışarıya kimseyi çıkarmadılar.
Pandeminin yaygın olduğu dönemde Kazan’da, Tataristan’da hastalanan Türk vatandaşları oldu mı? Olduysa onlar nasıl bir tedavi gördü?
Memnuniyetle söyleyebilirim ki bizim vatandaşlarımız arasında vakalar olsa da herhangi bir can kaybı olmadı. Hastalananlar hemen izole edildiler ve gerekli tedavileri yapıldı. Hastalığı atlattılar. Koordineli olarak birlikte çalıştık ve herkes birbirinin tecrübesinden faydalandı. Öğrencilerimiz yanlarına defalarca gittik, yurtlarında ziyaret ettik, gıda ve maske yardımında bulunduk. Yani bizim varlığımızı hissettiler.
Başkonsolosluk olarak biz burada sadece bir binadan ibaret değiliz. Sadece kapımıza gelenlere hizmet vermek için bulunmuyoruz. Vatandaş neredeyse biz oraya gideriz.
Salgının pik dönemlerinde zaman zaman personel sayısını azalttık ama Başkonsolosluğumuzu hiç kapatmadık.
Ayrıca, Moskova Büyükelçiliğimizin koordinasyonu ile Türk Hava Yolları ile ortaklaşa Moskova’dan 6 özel sefer gerçekleştirildi. Bizim görev bölgemizden de giden vatandaşlarımız oldu.
Bugün itibariyle Türkiye’den Tataristan’a gelip eğitim gören kaç Türk öğrenci mevcut?
Kazan Federal Üniversitesinde geçtiğimiz dönemde 110 kadar öğrencimiz vardı. Diğer öğrencilerimizi de hesaba kattığımızda 140-150 civarında öğrencimiz eğitim görüyordu. Öğrenci kardeşlerimizin bir kısmı Türkiye’deki üniversitelere transfer oldular, eğitimlerine Türkiye’de devam edecekler. İfade etmek istediğim görev çevremizde ve özellikle Kazan’daki üniversitelerde eğitim gören öğrenci sayımızın az olduğudur. Çok daha fazla öğrenci gelsin isterim. Buradaki üniversiteler ve sunulan imkanlar iyi. Ancak, aynı şekilde Rusya Federasyonu vatandaşı gençlerin, Tatar gençlerin de Türkiye’ye gitmelerini isterim.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın burs programları var. Onun dışında çok iyi devlet ve özel üniversitelerimiz var. Gençler arasındaki bu iletişimin daha yoğun olmasını isterim.
İsmet Bey, bilindiği gibi sonbahar olmasına rağmen Tataristan’dan Türkiye’ye tatil yapmaya gitmek için büyük ilgi var. Sizce turistler neden Türkiye’ye gitsinler?
Neden gitsinler sorusunun cevabını ben neden gitmesinler diye yanıtlıyorum. Gitmeleri için pek çok sebep var. Bir kere tesislerimiz çok güzel. Denizimiz çok güzel. Havamız çok güzel. Misafirperveriz. Turistlerin tatillerini rahat ve sağlıklı bir şekilde geçirmeleri için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kontrolünde bütün tedbirler alınmış durumda.
2019 yılında 7 milyon Rusya vatandaşı Türkiye’ye tatile gitti. Salgın olmasaydı biz bu sayının bu yıl daha da artacağını ümit ediyorduk. Demek ki 7 milyon insanın bir bildiği var ki yine gitmeye arzu ediyorlar.
Rusya’dan gelen misafirlerimiz Türkiye’ye alışıklar. Doğasına, denizine, yemeklerine alışıklar. Gittiklerinde çok şeyin de değişmediğini görecekler. İlave bazı tedbirleri görecekler. Ama bu tedbirlerin alınmasından da memnun kalacaklar.
Bu tedbirler neleri içeriyor?
Şezlongların arası biraz daha açıldı. Bir kişi şezlongu kullandıktan sonra, aynı şezlong başka birisi tarafından kullanılmadan önce dezenfekte ediliyor. Her şey dahil sistemi devam ediyor. Önceden turistler yemeklerini kendileri alıyordu, şimdi yemekhanelerde cam bölme var ve turistlere yemekleri görevli personeller servis ediyor.
Bütün alınan tedbirler misafirlerimizin sağlığı için. Biz Türkiye’ye gelen misafirlerin sağlıklı bir şekilde ülkelerine geri dönmelerini arzu ediyoruz. Türkiye salgın ile çok başarılı bir şekilde mücadele eden ülkeler grubuna girdi.
Şunu da ilave etmek istiyorum. Türkiye Antalya’dan, Marmaris’ten, Bodrum’dan ibaret değil. Türkiye’nin her yeri çok güzel. Türkiye tam bir medeniyetler beşiği olan bir ülke ve bir açık hava müzesi gibi.
Türkiye’ye gidip te Kapadokya’ya gitmemek olur mu? Kapadokya’da balona binmeden geri dönmek olur mu? Oradan Konya’ya geçip, hem Mevlana Müzesini ziyaret etmemek, hem de etli ekmek yememek olur mu?
Ege Bölgesine gidip o taze üzümleri, incirleri yememek olur mu, Trakya’yı, Edirne’yi, Çanakkale’yi, Truva’yı ziyaret etmemek olur mu? Ülkemiz çok güzel ve turistleri yılın her döneminde Türkiye’ye bekliyoruz. Özellikle gençlerin gelmesini istiyoruz. Sırt çantalarını alsınlar, otobüslere, trenlere binsinler, köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir gezsinler Türkiye’yi. Bu onlara çok şey katacak. Türkiye’de bu işi yapmak pahalı da değil ve aynı zamanda güvenli de bir ülke. Gezsinler, gezince de daha çok sevecekler.
Türk insanını tanıdıkça da ne kadar çok ortak yönlerimizin olduğunu görecekler. Zaten biz aynı coğrafyanın insanlarıyız. Tarih boyunca da beraber olduk, komşuluk yaptık. İnişi çıkışlı dönemlerimiz oldu. Ama bunların hep üstesinden gelmeyi de başardık. Bundan sonra da başarmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla Türkiye’nin bu doğal güzelliklerinden, tarihinden, kültüründen faydalansınlar istiyorum.
İsmet bey Başkonsolos olarak Tataristan’dan, başkent Kazan’dan Türk yatırımcılara ne söylemek istersiniz? Onlara bir mesajınız var mıdır?
Türk yatırımcılarına şu mesajım var. Çekinmeden bu bölgeye gelsinler. Sadece Tataristan’a değil, Başkurdistan’a ve diğer bölgelere de gelsinler. Çünkü buralarda onlara sağlanan güzel imkanlar var.
Her şeyden önce serbest ticaret bölgeleri var. Yatırım imkanları çok geniş. Rusya’yı sadece inşaat yapacak bir yer gibi düşünmesinler. Rusya ekonomik durumu gelişmiş ve halen gelişmekte olan bir ülke sınıfında. Altyapı yatırımlarına, muhtelif alanlarda üretime ihtiyaç var. Rusya birçok malı yurtdışından ithal ediyor. Onları yurtdışından ithal etmek yerine burada üretmeyi düşünsünler. Burada hammadde ve yetişmiş eğitimli elemanlar var. Onlardan faydalansınlar.
Dediğim gibi ben buradaki Türk yatırımcılarla çok sık görüşüyorum. Bugüne kadar hiç birisinden burada yatırım yaptıkları için pişman olduklarını duymadım. Tam tersine çok memnuniyet duyduklarını işittim. Türk işadamları buraya geldiklerinde kendilerini evlerinde hissedecekler.
Aslında buraya yatırım yapmak isteyenlerin listesi çok uzun. Salgın dönemi öncesinde çok önemli adımlar atıldı. Şimdi geçici bir süreyle bunlar sekteye uğradı ama normale döndüğümüz zaman bu adımların yeniden canlanacağını ve hızlanacağına inanıyorum.
Tataristan’da otellerin doluluk oranı yılbaşı tatilinde ortalama %79 oldu
29 Aralık-8 Ocak tarihleri arasında Kazan’ı 180 bin kişi ziyaret etti, bu sayı geç…